Blog Elements

You can display blog posts in various ways with the “Blog Post” element/shortcode. You can see one example here and even more at the blog main menu item of this demo.

AGOS Gazetesi /Parin Yakupyan & İşhan Erdinç Röportajı 

9 Eylül’de yeni eğitim-öğretim dönemi başlayacak. Eğitim alanında halen sorunlar sürüyor. Özel gereksinimli bireyler için eğitim önemli ancak sıkıntılar giderilmiyor. Millî Eğitim Bakanlığı, haziran ayında bir yönetmelik de yayınladı. Yeni eğitim dönemi ne tür sorunlar ile başlayacak?

Yeni döneme yine kaynaştırma yerine ayrıştırma sorunlarıyla, özel gereksinimli bireylerin ailelerinin kaygılarıyla başlamış bulunuyoruz.

Kaynaştırma eğitiminde öğrencinin kabulü ve kolaylaştırıcı  kişi sorunları, özel eğitim sınıflarında sınıf açılmama, materyal eksikleri, eğitimci eksiklikleri ve öğrencilerin seviyeler arasındaki ciddi uçurumlar en büyük sorunlar olarak devam ediyor.

Millî Eğitim Bakanlığı, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine yönelik bir yönetmelik yayınladı. Kurum açmalara yönelik bir kısıtlama getirdi. Süreç içerisinde yaşanacakları hep birlikte göreceğiz. Umalım ki, bu yönetmelik merkezlerin kalitelerinin artmasına vesile olsun. Ama bu ekonomik durumla, bu ücret politikasıyla eğitim merkezlerinin birçoğu da ayakta kalma mücadelesi vermek zorunda kalacak.

 

Ekonomik kriz etkisini göstermeye devam ediyor. Biliyoruz ki özel gereksinimli çocuk aileleri krizden olumsuz yönde etkileniyor. Hayat pahalılığı nedeniyle eğitimlerine devam edemeyecek birey sayısında artış var mı? Bu konuyla ilgili neler yapılmalı?

Profesyonel olarak 17 yıldır özel eğitim ve rehabilitasyon alanının içindeyim. Her yaz ülkemizin sosyal yapısı gereği kurumlarımızda birey sayısında seyrelme olur. Bu yaşadığımız coğrafyanın değişmezi. İnsanlar köylerine gider, tatile gider… Fakat pandemiyle beraber, her yıl artarak, özellikle de bu yıl özel eğitim maliyetlerin çok artması sebebiyle de, ailelerimiz hissedilir derece ekonomik sıkıntılar  yaşıyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşamak insanlar için ekstra bir zorluk oluşturmaya başladı. Gerçi küçük şehirlerde de durum tamamen farklı değil. İnsanlar önceliği hayatta kalmaya verdiğinden, özel gereksinimli çocuklarının özellikle eğitim ihtiyaçlarında daralmaya gitmek durumunda kaldılar. Bahsettiğim kitle orta – alt ekonomik gelire sahip aileler. Pahalılık devam ettikçe insanlar yaşam standartlarında daralmaya gitmeye devam etmek zorunda kalacaklar. Eskiden aileler rapor almaktan kaçınırken, şimdi ekonomik nedenlerle daha fazla aile rapor çıkarmaya çalışıyorlar. Devlet desteğiyle özel eğitim sürecini yürütmeye çabalıyorlar, çocuklarının ihtiyacı olan diğer eğitim türlerini ve gereken yoğun eğitimi ise alamıyorlar.  Hayat pahalılığı durdurulamadığı sürece sonuç bu şekilde olacak. Oysa devletimiz eğitim saat sayısı ve çeşitliliğini arttırabilir, kalitenin artması adına birim seans ücretlerinde iyileştirmeye gidebilir, belediyeler ailelerin ekstra seans alabilecekleri merkezleri arttırabilir, özel eğitim merkezlerine teşvikler getirilebilir, rehabilitasyon merkezlerindeki öğretmenlerin maaşları devlet tarafından karşılanabilir ve bir şekilde maliyetler aşağı çekilebilir. Ancak bu gidişle bu ekonomik şartlarda ne kurumlar varlıklarını sürdürebilecek ne de çocuklarımız hak ettikleri eğitime kavuşabilecekler maalesef.

 

Şiddet konusu da sıklıkla medya platformlarında yer alıyor. Geçmişe göre bu şiddet vakalarında artış yaşandığı gözlemleniyor. Bunun sizce sebebi nedir?

Özel gereksinimli bireyler bizim hassas yanımız. Savunmasız oldukları için durum daha vahim geliyor bizlere. Aslında toplumun geneline bakıldığı zaman, ülkemizde aşırı şekilde artmış bir şiddet sorunu var. Tahammülsüzlük had safhada. Herkes patlamaya hazır, herkes gırtlağından taşmış şekilde dolu. Trafikte, sokakta, alışverişte, apartmanda… En ufak olayda insanlar birbirlerine şiddet eğilimi gösteriyorlar. Haber izlemeye,  okumaya korkar olduk. Çocukların oynadığı oyunlar şiddet temalı, izledikleri videolarda şiddet var. Film izliyorsunuz şiddet, dizi açıyorsunuz pembe panjurlu evde şiddet var. Medeni şekilde bir tartışma ortada yok zaten. Karşı fikirlerde olanlar, üç cümle kurduktan sonra sonu şiddete gidiyor. Bunun nedeni ekonomik darboğaz olabilir, bunun nedeni sürekli izlediğimiz zihnimize yüklenen görseller olabilir, bunun nedeni toplum olarak birbirimizden kopmamız olabilir… Liste uzar da gider. Birbirimizin penceresinden bakamadığımız sürece, çocuk yetiştirirken vicdan ve ahlaka yönelik daha çok çalışma yapmadığımız sürece, her birey iyi insan olma yolunda ilerleme kaydetmediği sürece şiddet olayları ile daha çok karşılaşacağız gibi duruyor. Güçlünün güçsüze yüklenmesiyle oluşacak tablolar devam edecek gibi görünüyor.

Ancak özel gereksinimlere uygulanan şiddetin tüm bunlardan farklı çok daha üzücü bir tarafı var. Özel gereksinimli bireylerimiz genelde sözel etkileşimde kendilerini ifade edemiyorlar o sebeple savunmasız kişilere gösterilen bu şiddetin hiçbir açıklaması olamaz. İnsanlar herhalde en kolay bu savunmasız çocuklara şiddeti uygulanabilir buluyorlar. Bu gerçekten çok çok üzücü ve içimiz kan ağlıyor. Eğitim merkezlerinde veya okullarında öğretmenleri tarafından dövülen çocuklar, bakımevlerinde görevliler tarafından şiddet gören çocuk haberleri içimizi yakıyor. Bununla ilgili kanunlarda bu kişilere “basit yaralama” hükmü ile yargılama uygulandığı için de bu kişiler hiçbir düzgün yaptırım uygulanmadan hayatlarını hiçbir doğru dürüst ceza almadan sürdürüyorlar.

 

Son zamanlarda Ermeni toplumunda özel gereksinimli bireylerin eğitimi konusu tartışılıyor. Hatta bu konuyla ilgili bir eğitim merkezi açılması yönünde çeşitli temaslar da yürütüldü. Vakıf seçimleri boyunca birçok vaat verildi. Ermeni toplumunda zaman zaman gündeme gelen konu hakkında sizin görüşleriniz nelerdir? Bir eğitim merkezi açılması gerekiyor mu, yoksa okullar bir araya gelerek mi hareket etmeli?

Ermeni toplumunu bu ülkenin orta ölçekli bir aile yapısı olarak düşünmeliyiz. Bu aile yapısı içerisinde çeşitli meslek gruplarına, özel gereksinimlere, farklı gelir düzeyine sahip bireylerimiz bulunuyor. Amacımız,  ailemizde bulunan özel gereksinimli bireylerin eğitim süreçlerini sağlıklı bir şekilde sağlayarak, onları topluma kazandırmak olmalı. “Bu hayattaki sorumluluğumuz sadece kendi doğurduklarımızdan ibaret  olmamalı” değil mi? Eğer cemaatimizde özel gereksinimli bireylerimiz varsa ve her geçen gün bu sayı artıyorsa daha ne kadar onları görmezden gelebiliriz? Farklı vakıf ve dernek oluşumlarımız var, okullarımız var, hastanelerimiz var. Neden bir özel eğitim merkezimiz olmasın? Bu toplumumuzun en önemli ihtiyaçlarından biri. Biz cemaat olarak bunu yapabilecek güce sahibiz, bundan hiç kuşkum yok.  Buna inancım tam. El birliği ve dayanışma içerisinde bir merkez açabileceğimiz kanısındayım. Bu konuda aceleci olmamız, toplumumuza olan borcumuzdan kaynaklanıyor. Hayata kazandıramadığımız her birey için ileride daha fazla çaba sarf etmek zorunda kalacağız. Bu aile yapımızın, toplumumuzun, ülkemizin, dünyamızın gerçeği. Soruyorum, küçük yaşta eğitim veremediğimiz çocuklarımıza ileride aileleri bakamaz duruma geldiğinde ne yapacağız? Yaşlılar için huzurevimiz var değil mi? Peki, bu topluma kazandırılamayan çocuklar ne olacak?

Ben yaklaşık 2 yıl önce bu işe gönül vermiş birkaç dostumla birlikte bir proje hazırladık. Patriğimizle, birçok vakıf yönetimiyle görüştük ve projemizi sunduk. Vardığımız nokta ise birkaç sözden fazlası değil. Bu geçen zaman içerisinde çocuklarımız büyüyor, sayıları artıyor ve biz hala özem üretebilmiş değiliz. Aslında hiç zor değil, kendi özelimde kendi gücümle yaptığım bir şeyin benzerini toplumumuz kendi yapacak ve çocuklarımıza sahip çıkacak.

Mevcut okullarımızın veya vakıflarımızın bünyesinde şu anda atıl durumda olan pek çok  bina bulunuyor. Bu binalardan biri özel eğitim merkezi için tahsis edilebilir. Bu, kısa dönemde atılması gereken ilk adım olmalıdır. Ardından, çocuklarımıza sosyalleşme ve mesleki beceriler kazandıracak bir yapının oluşturulması gerekir; bu da ikinci aşama olur. Spor ve hareket eğitimleri gibi eklemelerle desteklenmelidir. Üçüncü aşamada ise bakımevi oluşturulabilir. Projeyi desteklemek isteyenler varsa, onlara sunmaya hazırım. Şu an için bir vakıfla ve birkaç arkadaşımla bu projenin gerçekleşebilmesi için görüşmelerimize devam ediyoruz. Ancak her geçen gün, özel gereksinimli çocukların sayısı artıyor ve biz onları hayata kazandıramadan kaybediyoruz.

Ayrıca örgün eğitimdeki çocuklarımızın durumu da ele almamız lazım. Kaynaştırma eğitimine uygun olan çocuklarımızın akranları ile gerekli eğitimleri alabilmesi için okullarımızın da doğru bilgilerle güçlendirilmesi ve oradaki öğretmenlere de eğitim verilmesi gerekiyor. Daha ağır durumdaki çocuklarımız için de okullarımız içerisinde özel eğitim sınıfları oluşturulabilir.

Cemaatimizle ilgili özel gereksinimli çocuklarımız için yapılması gereken çok fazla şey var. Ben her zaman anlatmaya yazmaya hazırım. Her yıl bu konuyu gündeme getirdiğiniz ve sorunlarımıza yer verdiğiniz için size teşekkür ederim.

Bir sonraki yıl yazdığım yazıda sorunlarımızı çözdüğümüz müjdesini vermek dileklerimle bu eğitim öğretim yılının tüm bireylerimiz için hayırlı olmasını dilerim.

Cesur, Çalışkan ve Üretken Bir Kadın

Gamze Elibol, henüz yürümeyi öğrenemeden 1,5 yaşında çocuk felci geçiren Elibol, tekerlekli sandalyeli tiyatrocu olarak tanınıyor. Türkiye Engelsizler Kültür, Sanat ve Eğitim Merkezi (TEKSEM) kurucusu olan Elibol, Ağrı, Diyarbakır,…

Otizm Şüphesi

Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Rodopman Arman ile çocukları ilk kez tanı alan ve pandemi döneminde otizm şüphesi artan aileleri konuştuk. Bu bağlamda Avrupa Çocuk Psikiyatrisi Birliği yenilenmiş…

Av. Jülide Işıl Bağatur

Özel gereksinimli çocuk ailelerinin çoğunun yakından tanıdığı Av. Jülide Işıl Bağatur, 25 yıldan fazla deneyim ve birikim sahibi olduğu özel eğitim gereksinimi olan çocuk haklarını konuşmak üzere konuğumuzdu. https…

Prof. Dr. Esra Akgül ile Gölge Öğreticiler

Otizm için bakım odaklı değil, bireyi hayata karıştırma odaklı çalışmalar yürütmeyi hedefleyen FSM Vakıf Üniversitesi yeni bölümünde öğrencilerini kabule başladı. Prof. Dr. Esra Akgül hocamız ile hem yeni açılan bölümde…

Kreş mi Özel Eğitim mi?

Otizm ve benzeri durumlarda önce kreş mi özel eğitim mi? Bazen ailelerimizin kafasını karıştıran bu konuda Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Avcı ile konuştuk. Ağustos https://www.youtube.com…

Akran Zorbalığı

Ülkemizde örgün eğitimde öğrenim gören otizmli çocukların akran zorbalığına maruz kalma durumlarını konuştuk. Otizmli çocukların akran zorbalığına maruz kalma durumları üzerine tez yazan Dr. Mehtap Eroğlu bu konuda yaşanan…