Blog Elements
You can display blog posts in various ways with the “Blog Post” element/shortcode. You can see one example here and even more at the blog main menu item of this demo.
MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ’NE KONUK OLDUK
Etkinlikler
Medipol Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde, Özel Eğitim Bölümü ile Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü tarafından Dr. Didem Güven öncülüğünde düzenlenen otizm farkındalık etkinliği büyük ilgi gördü. Medipol…
DOWN SENDROMU FARKINDALIK GÜNÜ
Videolar
Süreyya Ülkü Güler 21 Mart Down Sendromu Farkındalık Günü’nde ÖÇED Instagram hesabında canlı yayın konuğumuz oldu. Down sendromlu birey annesi olarak, kızı doğduktan sonra hayata bakış açısının nasıl…
ÖÇED OTİZM FARKINDALIK SEMİNERİ CED-GO İŞBİRLİĞİ
Etkinlikler
Ced-Go Çocuk Atölyeleri Genel Merkezi’nin bizlere yönelttiği “Otizmli bir çocuğumuz atölyemize geldiğinde, ona nasıl daha verimli ve faydalı olabiliriz?” sorusuyla başlayan çalışmamızın ilk adımını attık.
ÖÇED…
Biri Mola Mı Dedi?
YazılarBirçok annenin duyduğu sözdür “biraz mola versen iyi olur”, “mola vermelisin”, “dinlenmelisin, sorumluluk vermelisin, her şeyi sen yapamazsın”, “yavaşla”…
Bunlar çok söyleniyor ama ne yazık ki, o işler pek…
Medipol’de otizme dikkat çekildi
HaberlerMedipol Üniversitesi Eğitim Fakültesi tarafından düzenlenen etkinlikte otizme dikkat çekildi. Etkinlikte konuşan ÖÇED Başkanı Parin Yakupyan, “Tanıyı aldıkları gün ailelerin en büyük travmayı yaşadığı düşünülüyor…
Uzmanlar Uyardı
Haberler, RöportajlarAilelerimizden bizlere ulaşan bilgiye göre, Zolguldak’ta bir özel eğitim kampüsü yapıldığı haber aldık. Duyumlarımız, otizmlilerle ilgili tüm özel eğitim, eğitim okulu ve sınıfı birimlerinin bu kampüste toplanacağı yönündeydi.…
Umudun Peşinde: Otizm ve Toplumla Mücadelemiz
YazılarÖÇED Başkanı Parin Yakupyan: “İlk tanı aldığımız günden bu yana yıllar geçti. Zaman aktı. Çocuklarımız büyüdü. Durmaksızın çalıştık. Otizmle, toplumla mücadelemiz hiç bitmedi. Bizler beklediğimiz haklara bir türlü kavuşamadık…”
Bu yazıyı yazarken her ne kadar kendi yaşamımdan kesitlere yer versem de biliyorum ki, benim gibi binlerce aile var. Aynı yollardan geçen, aynı sorunları yaşayan, aynı kaygıları taşıyan… Biz farklı bedenlerde, farklı mekanlarda yaşayan ama aynı duyguları taşıyan insanlarız.
Çocuğunuz küçükken, tanı aldığınız ilk zamanlar, hedefiniz onu kendi akranlarına yetiştirme çabanızdır. O dönemlerde umudunuz çok yüksektir. Çeşitli eğitimler aldırmaya çalışırsınız, akranlarıyla vakit geçirebileceği alanlara götürürsünüz, birlikte eğitim alacakları eğitim kurumları bulmaya çalışırsınız.
Takvim yaprakları ilerler, okul öncesi dönemden ilkokula geçersiniz. Yazarken kolay ama yaşarken gerçekten zor bir dönemdir. Belki de o güne kadar yaşadıklarınızın en zoru ve en kaygılısıdır. Çocuğunuzun yıllar içindeki gelişimine, kazanımlarına ve becerilerine bakarak kaynaştırma eğitimine yönlendirileceğinize neredeyse kesin gözüyle bakarsınız. Siz böyle düşünürken, hatta MEB’e bağlı Rehberlik ve Araştırma Merkezi de bu yönlendirmeyi yaparken, umutla başladığınız ilkokulunuzdaki öğretmen ya da okul yönetimi “çocuğunuz buraya uygun değil” diyebilir. Sizi özel eğitim sınıfına veya okuluna yönlendirmek için ısrarcı davranabilir.
Mücadele, mücadele, mücadele… Bir bakmışsınız ki, ilkokul bitmiş, ortaokulun yolu gözükmüştür.
Ortaokulda öğretmen sayıları artmış, kendinizi kabul ettirmeniz gereken kişi sayısı fazlalaşmıştır. Her şey değişmiştir, mücadeleniz değişmemiştir. Bu sırada, sizi ergenliğin ilk adımları ve yolun sonunda bir de sınav beklemektedir. Hormonlar değişir, çocuğunuz olağan süreçte gelişen bedeniyle ve tüm gelişimsel farklılığıyla dünyaya adapte olmaya çalışır.
Lise dönemine gelince, çok az sayıda çocuğumuz kaynaştırmaya ulaşır. Bir kısmı uygulama okullarına gider. Bir kısmı ise evine döner. Üniversiteye gidenler ise zaten sayıca çok azdır ve bitirdiklerinde muhtemelen bir habere konu olurlar. Fakat üniversite mezuniyeti sonrasında iş bulamayıp, onca emeğin sonrasında evde dört duvar arasında yaşamlarına devam etmeleri ise haber olmaz.
Çocuğunuzla birlikte yaşadığınız hayat koşturmacasında ve eğitim maratonunda büyümeyi genellikle lise sürecinin sonunda fark edersiniz. O zaman boşluğun farkına varırsınız. Çünkü bu döneme kadar yapabileceğiniz aktivite sayısı fazladır. Yetişkinlik döneminde, ülkemizde yapabileceğiniz etkinlik sayısı ne yazık ki azdır ve olanlar da maddi imkanlarınıza bağlıdır. Çocuğunuza lise sonrası bir aktivite veya bir iş düzeni kuramadıysanız çocuğunuz o güne kadar ciddi emeklerle geldiği durumdan gerilemeye başlar. Evde kalmak, aktivitesiz kalmak çocuklarımıza iyi gelmez ve geriletir.
Tüm bu süreçte, çocuğunuzun neler başardığına birebir şahit olarak, yine de yapacak bir şey bulamamak elinizi kolunuzu bağlar. Sizin desteğiniz ve yıllar boyu süren özel eğitim sayesinde, sosyal becerileri gelişse de, yaşıtlarıyla daha sağlıklı ilişkiler kurabilse de, iletişim becerileri güçlense de, kendini ifade etme ve anlama yetenekleri artsa da sonuç ortadadır. Günlük aktivitelerde daha bağımsız hale gelen çocuğunuza potansiyelini gerçekleştirme fırsatı sunulmaz.
GELELİM ACI GERÇEKLERİMİZE…
Daha sayılacak o kadar çok şey var ki… Özel gereksinimli bir çocuğun ebeveyniyseniz, yaşadıkça yaralanıyorsunuz ve o yaralarınız, neredeyse hiç kapanmıyor. Sadece zaman geçtikçe yaralarınızı düşünmeyi bırakıyorsunuz.
Çocuklarımız büyüdü, çocuklarımız ile birlikte bizler de büyüdük. Düştük, kalktık, bekledik, mücadele ettik, ümit ettik… Mücadele etmekten ve umudumuzu korumaktan hiç vazgeçmedik. Hala her platformda, çocuklarımız için konuşmaya, koşturmaya devam ediyoruz. Bu yollarda geçirdiğim yıllarda fark ettiğim hususlardan biri de, birlik olup sesimizi gür çıkaramamaktı. Biz kendi davamızın takipçisi, savunucusu olmazsak, kimse bize yarınları altın bir tepsi içinde sunmayacak. Bugün edinilmiş haklar dünün mücadelesinin kazanımları idi. Bakın, bugün yasalarla sahip olduğumuz hakları kullanmak isterken bile engellerle karşılaşıyoruz. Eğer sesimiz çıkmıyorsa, bize bu hakları da kullandırmamaya çalışıyorlar. Çocuklarımızın geleceği, kişilere göre değişmemeli. İhtiyaçlarının karşılanması doğrultusunda güvence altına alınmalı, bunlar için acil eylem planları yapılmalı ve hayata geçirilmeli.
Bugün biz büyüdük, yarın sizler büyüyeceksiniz. Zaman dediğiniz kavram göz açıp kapamışçasına geçecek. Birlik olmazsak, bir olamazsak yarınlar istemesek de uzak kalacak…
Birliğimizin sağlandığı, çocuklarımızın hak ettikleri haklarına kavuştuğu yarınlarda görüşmek ümidi ile…